Pan Flüt

Pan Flüt

Panflüt, Neolitik çağdan beri kullanılmış, flüt benzeri üflemeli bir çalgıdır.Yanyana bağlanmış farklı uzunluklardaki kamış borulardan meydana gelir. Metal, kil ya da ahşaptan yapılabilirler. Müzikteki yarım tonlar boruların dudaklara yatırılmasıyla elde edilir.

Pan (mitoloji)



Pan, Yunan mitolojisinde kırın ve çobanların tanrısıdır. Yarı keçi yarı insan halinde tasvir edilir. Kırlarda aniden insanların karşısına çıkıp görüntüsüyle insanları korkuttuğu için panik sözcüğü buradan türemiştir.Tanrı Pan,efsanesi ve kişiliği hakkında Behcet Necatigil'in "100 Soruda Mitologya "daki anlatımını aşağıya alıyoruz:
"Dağlık Arkadia'da küçükbaş hayvanların,çobanların tanrısı. Keçi ayaklı Pan, Hermes'in oğludur. Tanrıların,çokluk,insan kılığında değilde hayvan kılığında düşünüldüğü ilk zamanlarda Pan da keçi kafalıydı;
sonradan bu keçi kafasından sadece boynuzlar ve sakal alıkonarak,yüzü insan yüzü oldu."

Pan flütü efsanesi,

Efsaneye göre Pan'ın aşık olduğu Syrinks tam Pan ona sarılacağı sırada saza dönüşür. Pan da üzülür ama bir yol bulur. Sazlardan yedi tanesini kesip balmumuyla yanyana yapıştırır, üfleyince ortalığa tatlı bir melodi yayılır. Böylece "Syrinks" adlı çalgıyı icat etmiş olur. Syrinks'e panflüt de denir.

Pan çoban kavalını sever,azgın tekeler gibi güzel nhymphaların peşine düşerdi.
İnsanların hayvanların uyuduğu kızgın,ıssız yaz öğlelerinde birdenbire, beklenmedik gürültüler koparır, dört bir yana "panik" korkular saçardı.Marathon savaşı gecesi Persler'i bu şekilde paniğe uğrattığı için,
Atinalılar savaştan sonra tanrı Pan'a Akrapolis eteğinde bir tapınak yaptılar.Pan sözü Yunancada "bütün" anlamına geldiğinden mistikler, sonraları Pan'ı herşeyi yapabilir bir tanrı payesine çıkardılar.

Ocarina

Ocarina

“Okarina” temiz ve net bir
tonda ses çıkaran bir seramik fl üt çesididir. Okarinalar, Orta ve
Uzak Dogu,Orta ve Güney Amerika kökenlidir. Dünyanın birçok yerinde
gelistirilip, esas olarak yerel müzik yapmak amacıyla
kullanılmıstır. Solo çalınabildikleri gibi baska müzik aletleriyle birlikte de
çalınabilir. Okarina tamamen kusların sesleri taklit edilerek
gelistirilmis bir müzik aletidir. Ilk olarak Güney Amerika da yasayan Mayalar
tarafından kullanıldıgı sanılmaktadır.

Pop Müzik

Pop Müzik

Pop Müzik, genellikle popüler müzik gününde ve zamanında hit olan, tutulan müzik yerine kullanılsa da aslında popüler müziğin bir alt grubudur. Dünyada 1940'lara dayanan bir tarihi vardır. Günümüzde birçok Rock, Hip Hop, R&B ve Country türlerine de dokunan pop müzik, tam olarak tanımlanmakta zorluk çekilen bir kavramdır. 1980 öncesi pop müzikte yer alan isimler; Seyyal Taner, Neco, Atilla Atasoy, Coşkun Demir, Güzin ile Baha  örnek verilebilir. Besteci olarak ise; Melih Kibar, Çiğdem Talu, ve Zeynep Talu önde gelen isimlerdendir.

1980 sonrası Türkiye'de her yapılan çalışma pop olarak adlandırılmaya başlandı. Her anlamda yozlaşan ve gerilemeye başlayan toplumsal kurumlar arasında şüphesiz sanat çevresi de vardı. Susturulan sanatçılar, bir şekilde bir şeyler üretmek zorundaydılar. Bu ürettikleri de 12 Eylül cuntasının getirdiği dikta yönetimin baskısı altında idi. Bu şekilde piyasaya hitap eden, ticari amaçlı, söyleyecek bir şeyi olmayan boş ve yoz bir müzik ortaya çıktı.Bu durum doksanların sonuna kadar devam etti. 2000'li yıllardan itibaren dünya müziğiyle takipte olan, genç sanatçı bir nesil ortaya çıktı. Bu nesil Türk Pop Müziğine yeni bir soluk ve nitelik kazandırdı.

Pop müziğin zirve yaptığı yıllar 1990'lardı. 2000'lerden sonra Rock, Metal ve Rap müziğin kalitesinin artmasından ve dinleyici kitlesinin genişlemesinden dolayı düşüş içerisindedir.

Popun Kralı olarak Michael Jackson gösterilir. Kraliçesi ise Madonna'dır. 80li yıllarda Çıkışını yakalayan Jackson Tüm dünyada King Of Pop olarak bilinir.Gerek dansı gerekse müziği bu tezi doğrular niteliktedir. Günümüzde Türkiye'de pop müziğin önde gelen isimlerine Tarkan, Gülben Ergen, Hande Yener, Serdar Ortaç örnek olarak gösterilebilir.

Klasik pop

Klasik pop, bir Amerikan şarkı yazma, söyleme ve düzenleme stilidir.

En parlak çağları, 1930 yılları ve sonrasıdır ve o zamanlarda, "Popüler müziğin ta kendisi" olarak ifade edilmiştir. Rock n' roll'un keşfine kadar da "popüler müzik" olarak kalmıştır. Bir "janr" olarak da, kendisini kanıtlamış birçok şarkıcı ve müzik grubu tarafından somutlaştırılmıştır.

Pop'dan çok önce popülerleşen caz yüzünden, "pop standartları", caz standartları ile çokça karıştırılmıştır. Bunun sebebi de, Caz müzisyenlerinin, pop standartları ilgi duyması ve birçoğunu kendi yorum şekilleriyle seslendirmeleri olmuştur. Ray Charles, Louis Armstrong, Cole Porter, Frank Sinatra, Ella Fitzgerald, Anita O'Day, Billie Holiday, Sarah Vaughan ve Dinah Shore gibi yaşadığı dönemin en büyük isimleri arasında kabul edilen sanatçılar tarafından da dikkate değer görülmeleri ve seslendirilmeleri, pop standartlarının önünü açmıştır.

Yeni terimler 

Birçok önemli isim tarafından dikkate değer bulunmasıyla adından söz ettirmiş "pop standartları", akılda kolay kalan şarkı sözleri ve etkili ritimleriyle; müzik piyasasında sarsılmaz bir yere çabucak sahip olabilmiştir. Bu bağlamda, bir takım terimleri de beraberinde getirmiştir:

    * "Pop", çok çabuk tanına ve tanındığı hızla unutulan parçalardan oluşur.
    * "Hit" büyük yankı uyandırmış parçalar için kullanılan bir terimdir.
    * "Standart" tanınırlığını geçen her yıl biraz daha arttıran parçalar için kullanılan bir terimdir.

Günümüzde 

Bugün, "klasik pop", birçok popüler sanatçı (Diana Krall, Michael Bublé ve Natalie Cole gibi) tarafından; el üstünde tutulan bir terim olmuştur.

Türk pop müziği

Türk Pop Müziği ya da diğer adıyla Popüler Türk Müziği, modern popüler müzik kalıplarıyla oluşturulmuş ya da yoğun modern müzik kalıplarının üzerine hafifçe alaturka ve halk müziği ezgileri monte edilmesiyle oluşturulmuş Türk müziği çeşididir. Türk Pop Müziği'nin geçmişi çok eskilere gitmez. Ancak 30-40 yıllık bir geçmişi vardır.

Etimoloji ve Kavram

Türk Pop Müziği, tamlaması üç sözcükten meydana gelen bir belirtisiz isim tamlamasıdır: Türk + Pop Müziği.

Türk; Türk'e ait olan, kökeni Türkiye olan veya dili Türkçe olan anlamına gelmekte ve Popüler Müziğin Türk'e ait olan, kökeni Türkiye olan veya dili Türkçe olan kısmıdır.

Pop sözcüğü Popüler kelimesinden gelmektedir. "Popüler" o dönem önde ve revaçta olan; geleneksel kalıplara uymayan; kısa dönemde tüketilebilir ve unutulabilir anlamına gelmektedir. İngilizce kökenli olan populer sözcüğü İngilizce'de ise, sevilen, tutulan, birçok kişinin sevdiği, beğendiği; geniş halk kitlesi ile ilgili veya halk için anlamına gelen bir sıfattır. Zarf olarak ise, herkesçe kabul edilerek halka hitap eder şekilde anlamında kullanılır. "Popularity" olarak kullanıldığında ise beğenilme durumu anlamında kullanılmaktadır.

Populer sözcüğünün kökü olan "pop" ise, pat diye ses çıkarmak veya çıkartmak; pat etmek, saklandığı bir yerden aniden ortaya çıkmak; şöyle bir uğramak" anlamında eylem olarak İngilizce'de kullanılmaktadır. İsim anlamında ise "hafif bir patlamaya benzer ses" olarak kullanılmaktadır. Zıt olarak da, klasik olmayan manasındadır.

Bu açıdan popüler veya kısaca pop müziği, "birçok kişinin sevdiği, bir dönem herkesçe kabul edilen ve şöyle bir uğrayıp geçebilen ancak klasik kalıpların dışında olan müzik" olarak tanımlanabilir.

Türk Pop Müziği, Klasik müzik (Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği) dışında kalan modern ve çağdaş ritmli, bulunduğu döneme ait olan müziklerdir.

Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği resmi otoriteler tarafından desteklenen ve korunmaya alınmış geleneksel Türk müziği dallarıdır ve kökleri Osmanlı dönemi ve hatta Selçuklu dönemine kadar gitmektedir. Sanat müziği, saraya ait aristokrat müziği; halk müziği ise tebaaya ait köylü-taşra müziğidir. Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği; geleneksel Türk kültürünü temsil etmektedir. Oysa Türk Pop Müziği 1970'lerden sonra ortaya çıkmıştır ve güncel popüler kültürü temsil etmektedir. Türk Pop Müziği genelde o dönemin genç kuşaklarına hitap eden gündelik müzik türü olarak tanımlanır. Zira pop veya popüler, o dönemde önde olan veya moda olan anlamına gelmektedir.

Başka bir tanıma göre Popüler müzik; Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği kalıpları dışında kalan serbest çalışmalardır. Ancak bu tanım; arabesk, fantazi, rock, rap, caz, hip-hop gibi türler çıkarıldığında doğru kabul edilebilir. Çünkü evrensel pop müziğinin geleneksel çizgilerinden uzaklaştıkça başka müzik türleri ortaya çıkmaktadır (arabesk, fantezi, rock, rap gibi) ve bu tür müzikler Popüler olabilirler ancak klasik (belirli kalıpları standartlaşmış) pop müziği kapsamına girmezler. Arabesk, fantazi, rock, rap, jazz, hip-hop gibi popüler türler dışında kalan asıl kısma; pop müziği denir. Bu yüzden arabesk, fantazi, rock, rap, jazz, hip-hop gibi türler dışında kalan pop müziğe klasik pop (klasik popüler müzik) denilebilir. Pop müziğin en önemli özelliği sade ve ağdalı olmayan ritmler ve enstrümanlar üzerine kurulu olmasıdır.

Gelişimi

Türk Pop Müziği, Batı Avrupa ve Kuzey Amerika soundları temel alınarak geliştirilmiş olup Türk Pop Müziğinin ilk çalışması 1961'de ortaya koyulmuş; temelleri ise 1970'lerde atılmıştır. 1970'lerde Türk Pop Müziği, batıda ses getirmiş parçaların Türkçe aranjmanlarının yapılması şeklinde gelişmeye başlamış ve 1980'lere kadar gelişme evresinden geçmiştir. Türk Pop Müziği'nin gelişmesine katkıda bulunmuş en önemli olay Eurovision'dur. Özellikle 1975 ile 1985 arası Pop müziğinin lokomotifi olmuştur. 1980-1990 arası Türk Pop Müziği gelişmeye devam etmiş ancak nispeten durağan bir dönem geçirmiştir. 1990'lı yıllarda teknolojide meydana gelen gelişmelerin ve Türk ekonomisinin gelişmesinin müzik piyasasını etkilemesi, Türk Pop Müziğinin canlanmasına ve Pop Müziği arz ve talebinin artmasına neden olmuştur. 1990 sonrası dönemde Türk Pop Müziği yeni ürünler vermeye başlamış ve yeni isimler popüler müziğe adım atmışlardır. Pop müziği, bir endüstri halini almaya başlamıştır.

Türk Pop Müziği, 1995'lerden sonra, alaturka (TSM) ile müzikle beslenmeye başlamıştır. Bu etki, müzik çevrelerinde oldukça tartışılmıştır. Türk Pop Müziği, dünya pop çizgisinden kaymış ancak kendi çizgisini nispeten de olsa oluşturabilmiştir. Ancak, alaturkadan aşırı beslenme pop müziğini olumsuz da etkilemiştir. Ancak Türk popu, pop müziğin evrensel çizgilerinden ayrılmamayı başarabilmiştir. Ancak evrensel çizgilerden uzaklaşılması pop olmayan başka müzik türlerini ortaya çıkarmıştır. (arabesk-pop, fantezi-pop gibi)

Doğuşu

Türk Pop Müziği'nin doğuşu 1961 tarihlidir. "Bak Bir Varmış Bir Yokmuş" adlı şarkı, Türk pop müziğinin ilk şarkısıdır. 1961 yılında, Fecri Ebcioğlu'nun yazdığı sözlerle, müziği Bob Azzam'a ait olan batılı bir şarkı ilk defa İlham Gencer tarafından Türkçe sözler ile söylenmiş ve ilk defa taş plak olarak piyasaya çıkmıştır.
   

« Bak bir varmış bir yokmuş, eski günlerde,
Tatlı bir kız yaşarmış, Boğaziçi'nde »

1970ler

1970'lerin başlarında Türk Pop Müziği'nde iki ana ekol vardı: Yabancı müziklere Türkçe sözler yazma ve Türk Halk Müziği temelli Pop Müziği (ileride Anadolu rock).

1975lerde ise hem bestesi hem de sözü Türkçe olan şarkılarla esas Türk Popu ortaya çıkmaya başladı. Hem beste hem de sözleri Türkçe olan şarkıların yapılmasında TRT'nin 1975'te Eurovision'a katılma kararı dönüm noktası olmuştur. Ayrıca, Eurovision'a katılma kararı Türk popuna güvenildiğini, Türk popunun olgunlaştığını ve eser oluşturmada belirli bir seviyeye ulaştığını da göstermesinden ötürü dikkate alınmalıdır. Bu aktivite, ilerleyen tarihlerde de Türk popunun hızlıca ilerlemesinde en etkili araç olmuştur. İlk Türkiye elemesinde Cici Kızlar (Delisin) ve Semiha Yankı (Seninle Bir Dakika) birinci olmuştur. Kura ile Semiha Yankı'nın şarkısı, finale gönderilmiştir.


    « Seninle bir dakika
Umutlandırıyor beni
Bir dakika siliyor canım
Yılların özlemini »

1970'lerde doğan Türk Pop Müziği'nin ilk dönem isimleri şunlardır: Tanju Okan (1964), Ajda Pekkan (1964),Berkant (1965), Barış Manço (İngilizce:1962, Türkçe:1967), Esin Engin (1969), Asu Maralman (1971), Ayten Alpman (1967), Füsun Önal, Nilüfer Yumlu (1972), İlhan İrem (1973), Esmeray (1974), Seyyal Taner (1974), Nükhet Duru (1974), Semiha Yankı (1975), Cici Kızlar, Aylin Urgal (1975), Erol Büyükburç (1975),Sezen Aksu (1975), Zerrin Özer (1976), Erol Evgin (1977), Kayahan, Mazhar-Fuat (1973), Neco, Atilla Atasoy, Coşkun Demir, Güzin ile Baha.

Müzik insanı olarak ise; Esin Engin, Melih Kibar, Norayr Demirci, Onno Tunç, Attila Özdemiroğlu, Zafer Dilek, Bora Ayanoğlu, Çiğdem Talu, Fikret Şeneş bu dönemim önde gelen isimlerindendir.

1980ler

Arabesk-rock , Erkin Koray'ın başlattığı müzik akımı. 1981 sonlarında Orhan Gencebay - Erkin Koray arabesk-rock çalışmaları Türkiye gerçeğini vurgular.Şaşkın (Ala Ain Moulayiteen) (Dabke), Arap Saçı, Fesuphanallah bu tarzın en önemli şarkılarıdır.

1980ler nispeten durağandı ve yeni pop müzik şarkıcıları pek ortaya çıkmamıştır. Bunda Türkiye'deki siyasi olaylar ve karışıklıklar etkili olmuş olabilir. Ancak yine de pop müzik performansları ortaya koyulmuştur. Örneğin: 1978 yılında Yeni Türkü adlı müzik grubu kurulmuştur; 1981'de Ezginin Günlüğü adlı müzik grubu kurulmuştur; 1983'te Grup Gündoğarken kurulmuştur; (bu grup sanatçılar, aynı zamanda özgün müzik sanatçısıdır). MFÖ ilk defa 1984'te albümünü çıkartmıştır. Bu dönemde başlayan Kuşadası Altın Güvercin Şarkı Yarışması'da pop müziği için önemli bir aktivite olmuştur.

1980lerin ilk yılları durağan olmasına rağmen, 1980'lerin sonu 90lı yıllarla birlikte yeni bir dönem başlayacağının habercisiydi. Ajda Pekkan'ın 1987 yılında yayınladığı "Superstar IV", Zerrin Özer ve Nilüfer'in 1988'de yayınladıkları "Dünya Tatlısı" ve "Esmer Günler" albümleri pop tınıları içermekteydi. Sezen Aksu, 1988'de yayınladığı Sezen Aksu 88 ve 1989'da yayınladığı Sezen Aksu Söylüyor adlı albümlerindeki, "Sarışınım", "Seni İstiyorum", "Şinanay" ve "Belalım" gibi hitleriyle pop müziğin kapısını açmıştır. Aynı zamanda 90'lı yıllarda parlak bir dönem geçiren Hakan Peker ilk kasetini 1989'da Bir Efsaneyi çıkarmıştır.

« Hani dünya tatlısı, bir düş kurardık heyecanla
İçli içli ağlardık o masum gözyaşımızla
İkimiz henüz çok genç, soruyorduk birbirimize
O büyülü şey neydi, arıyorduk gözlerimizle »

1990lar

Türkiye'de yapılan pop müziğin daha çok pop folk olduğu belirtilir. Ancak Türkçe pop "Türk sanat müziği" kalıplarından daha çok beslenmektedir. Bu müzikler arası üzerine söz yazarak değişimler Türk Pop Müziği'ni yaratmıştır. Müzikler bu tarzken yapılan müziğin saf pop olduğunu söylemek de hatalı olabilir. Sezen Aksu Türk popunun oluşmasında ve çizgisinin belirlenmesinde en önemli temsilcilerdendir.

1990'lı yıllar Türk Pop Müziği açısından çıkışın yaşandığı dönem olmuştur. Aşkın Nur Yengi'nin "Sevgiliye" albümü "Ayrılmam", "Yazık", "Başka Birşey" ve "Seni Aldattım" gibi parçalarla popun gelişiminde önemli rol oynayan bir albüm olarak görülmektedir. 1990 başlarında Ajda Pekkan'ın yayınladığı "Ajda 90" albümü "Yaz Yaz Yaz", "Hayırdır İnşallah" ve "Sana Bana Yeter" gibi şarkılar da pop tarihindeki önemli şarkılar olarak görülmektedir. 1991 yılında Sezen Aksu'nun "Gülümse" albümünden çıkan "Hadi Bakalım" ve Yonca Evcimik'in ilk albümü olan "Abone"den çıkan "Abone" şarkıları Türk pop müziğinin milat şarkıları olarak görülmektedir. Aynı zamanda bu şarkıların bulunduğu albümler milyon barajını geçmiş, 2 milyon satış rakamına yaklaşmışlardır.

    « Sonunda oldu, seni aldattım
İçim kan ağlayarak
Sen bunu çoktan beri hakkettin
Senin de yüreğin yanacak »
   
   
    « Hadi bakalım kolay gelsin
Bir acayip zor yarış
Banane aman ben anlamam
Pek hesaplı ince iş »
   
   
    « Aboneyim abone
Biletleri cebimde
Ballı lokma tatlısı
Aman hadi hayırlısı »
   

1991'de İzel-Çelik-Ercan üçlüsünün "Özledim", Ajda Pekkan'ın "Seni Seçtim", Akrep Nalan'ın "Dağ Çiçeği", Aşkın Nur Yengi'nin Hesap Ver, Zerrin Özer'in Sevildiğini Bil ve Harun Kolçak'ın "Beni Affet" albümleri önemli albümler olarak görülmektedir. Aynı yılın sonlarında çıkan Nazan Öncel'in müziğer dönüş yaptığı ikinci albümü "Bir Hadise Var", "Aynı Nakarat" ve "Gitme Kal Bu Şehirde" gibi hitlerle büyük satış rakamına ulaşmıştır.

1992 yılı da önceki yıl gibi verimli geçmiştir. Yılın ilk günlerinde çıkan İlhan İrem albümü "İlhan-ı Aşk" önemli bir albüm olarak görülmektedir. Fatih Erkoç, Emel Müftüoğlu gibi isimler önemli albümlerini bu yıl çıkarmışlardır. Seden Gürel ilk albümü "Bir Yudum Sevgi"yi bu yıl çıkarmıştır. Yılın sonlarına doğru, Sertab Erener ve Tarkan ilk albümlerini yayınlamışlardır. Sertab Erener'in ilk albümü "Sakin Ol!"da yer alan "Sakin Ol", "Aldırma Deli Gönlüm", "Ateşle Barut", "Vurulduk" ve "Yalnızlık Senfonisi" gibi hitler yıla damgasını vurmuştur. Tarkan'ın ilk albümü Yine Sensiz'in hitleri ise "Kıl Oldum", "Kimdi", "Vazgeçemem" ve "Gelipte Halimi Gördün mü" adlı parçalar olmuştur.


    « Aynı nakarat, hep aynı aynı
Yarısı bayat, hep aynı aynı
Yarısı hayat, aynı nakarat
Anlat anlat »
   
   
    « Hişt hişt sakin ol
Sinirlerine hakim ol
Ölümlü dünya, ölümlü insan
Ha alim olsan, ha zalim olsan »
   
   
    « Kendine gel kendine
Dönde bir bak haline
Aynalara küsmüşsün
Kıl oldum abi »
   

1993 ve 1994, günümüzde popüler olan pek çok şarkıcının çıkış yılları olarak tanımlanır. 1993'ün ilk ayında Sibel Tüzün'ün ilk albümü "Ah Biz Kızlar" yayınlanmıştır. Kenan Doğulu ilk albümü "Yaparım Bilirsin"i 1993'te çıkarmış ve "Yaparım Bilirsin" ve "Aşk Oyunu" parçalarıyla ünlü olmuştur. Yonca Evcimik'in ikinci albümü Kendine Gel bu yıl çıkmıştır. "Kendine Gel" ve "Karambol" şarkıları ilgi görmüştür. Ajda Pekkan'ın en çok bilinen albümlerinden Ajda 93 albümü bu yıl çıkmıştır. Albümdeki "Sarıl Bana" ve "Oyalama Beni" oldukça beğenilmiş, "Sarıl Bana" yılın en çok çalınan şarkılarından biri olmuştur. Levent Yüksel'in "Yeterki Onursuz Olmasın Aşk" ve "Med Cezir" gibi hitlerinin yer aldığı ilk albümü "Med Cezir"de bu yıl yayınlanmıştır. Bendeniz 1993 sonlarında patlama yaratan hiti "Ya Sen Ya Hiç"in yer aldığı albümünü yayınlamıştır. Harun Kolçak ikinci albümünü ve Aşkın Nur Yengi üçüncü albümünü 1993'te yayınlamışlardır. 90'lı yılların ortasında Sonuna Kadar ve Üzülme gibi slow şarkılarıyla büyük beğeni toplayan Ferda Anıl Yarkın ilk albümünü bu yıl (1993 yılında) çıkarmıştır.

1994'ün başlarında Çelik'in beğeni toplayan ilk albümü yayınlanmıştır. Soner Arıca ikinci albümü En Güzel Serüven'i bu yıl yayınlamıştır. Nazan Öncel'in Ben Böyle Aşk Görmedim adlı "Aşk Beklemez (Börekler Açarım)" ve "Geceler Kara Tren" gibi önemli parçalarının yer aldığı üçüncü albümü de 1994'ün önemli albümlerinden biri olarak görülmektedir. "Aşk Beklemez (Börekler Açarım)", Türkiye'nin ilk anonim pop şarkısı olarak kabul edilir. Türkiye'nin ilk single çalışması ise; yine 1994 yılında Yonca Evcimik tarafından yapılan "8.15 Vapuru" isimli çalışmadır. Bu çalışma, Türkiye'nin ilk single çalışmasıdır. Bu single albüm tek şarkı ve onun 3 versiyonundan oluşmaktaydı. Burak Kut, ilk albümünü 1994'te yayınlamış, "Benimle Oynama", "Bebeğim" ve "Çılgınım" gibi parçalarla büyük hayran kitlesi edinmiştir.

Tarkan'ın bugün klasik haline gelmiş "Hepsi Senin mi", "Dön Bebeğim", "Kış Güneşi", "Unutmamalı" ve "Gül Döktüm Yollarına" adlı şarkılarının bulunduğu, 2 milyon barajına ulaşan ikinci albümü A-acayipsin yılın en iyi albümü kabul edilir. 1994 yazına yaklaşıldığında pek çok hit çıkaran albümler yayınlanmaya başlanmıştır. Yıldız Tilbe'nin çıkış albümü Delikanlım, albümle aynı adı taşıyan parçanın da etkisiyle oldukça başarılı olmuştur. "Delikanlım" parçası, kimi eleştirmenlerce 1994'ün en büyük hiti olarak görülür. Mustafa Sandal'ın büyük tiraja ulaşan ilk albümü "Suç Bende", "Bu Kız Beni Görmeli", "Suç Bende" ve "Bize Gidelim" adlı parçalarıyla beğeni toplamıştır. Serdar Ortaç ilk albümü "Aşk İçin"i yayınlamış ve "Karabiberim" şarkısıyla oldukça ilgi görmüştür. Ayrıca Yonca Evcimik, 3. albümü ""Yonca Evcimik 94"te yer alan "Bandıra Bandıra" hitiyle 1994 yazında önemli bir yer tutmuştur. Sertab Erener'in kariyerinde önemli yer tutan Lâ'l albümü de bu yıl yayınlanmıştır. 1994'te Kral TV'nin açılmasıyla gelişen video klip sektörü, 1994'te yayınlanan tüm klipli şarkıların büyük bir hit haline gelmesinde önemli rol oynamıştır.
    « Yaşanan anılarım dün gibi
Söndürme bu ateşi kül gibi
Hadi inat etme, bana olmaz deme
Seviyorum de, sarıl bana »
   
   
    « Deliyim, gözü kara deliyim
Yakarım, Romayı da yakarım
Bulurum, yine seni bulurum
Olurum, yine senin olurum »
   
   
    « Bu sabah 8.15 vapurunda
Onu gördüm karşımda
Dizlerimi titretti
Aşık oldum galiba »
   
   
    « Kalbim duraksız, haykırışlarda
Ne yapsam ayrılamam senden asla
Hafife alma, aşk vurur insana
Bu kadar kolay sanma, delikanlım »
   

1994 yılının son ayında ikinci albümü "Sımsıkı Sıkı Sıkı"yı yayınlayan Kenan Doğulu, "Sımsıkı Sıkı Sıkı", "Kurşun Adres Sormaz ki" ve "Can Bebeğim" gibi hitlerle 1995'in en çok dinlenen pop şarkıcısı olmuştur.


1990lı yıllar "pop müzikte kaset dönemi" olarak tanımlanır. Çünkü hanehalklarının çoğunda cd çalardan ziyade kasetçalar bulunmaktaydı ve çalışmalar kaset üzerinden sunulmaktaydı.

Eurovision şarkı yarışmasında Şebnem Paker, 1997 yılında Grup Etnik eşliğinde, müziği Levent Çoker'e ve sözleri Mehtap Alnıtemiz'e ait Dinle adlı parça ile 3. olarak o tarihe kadar Türkiye'nin yarışmadaki en iyi derecesini elde etti. Şarkı, etnik Türk enstrümanları ile bezeli ve hareketli bir ezgiye sahipti ve evrensel çizgilerden de kopulmamıştı. Ayrıca bu dönemde Türk popçuları, MTV'den ödül almaya başladılar.

90'lı dönemde albüm satışlarının 100 bin ile 2.5 milyon arasında değişmekte olduğu; her ay en az 5-6 albümün piyasaya sürüldüğü ayrıca belirtilir. 90'li yıllarda pek çok pop grubu da bu dönemde ortaya çıkmıştır: Oya-Bora, İzel-Çelik-Ercan, Ajlan-Mine, Grup Vitamin gibi. Öte yandan, Müzik-Video çekimlerinin ve sahne performanslarının yoğun olarak arttığı ve geliştiği dönemdir. Bu dönemde yüzlerce radyo istasyonu (örneğin; Süper FM) ve onlarca müzik kanalı da (ilki Kral TV'dir) ortaya çıkmıştır. Türk Pop Müziği; 2000li yıllara büyük kazanımlar ve büyük çıkışlarla ilerlemiştir. MESAM, MSG, MÜYORBİR, MÜYAP bu dönemde etkinleşmiştir. POPSAV kurulmuştur.

Bu dönemin müzik insanlarından bazıları ise şunlardır; Onno Tunç, Aysel Gürel, Oğuz Abadan, Atilla Özdemiroğlu,Feyyaz Kuruş, Şehrazat, Uzay Heparı, Garo Mafyan.

2000'li yıllar

1990lı yıllarda popüler müziğe giriş yapan şarkıcılardan çok azı 2000'li yıllara geçiş yapabilmiştir. 1990'da kaset çıkaranların pek çoğu, pop müzik kariyerinden ayrılmıştır veya 2000li yıllarda çalışma yapmamıştır. Bir veya iki çalışmada kalanların sayısı oldukça fazladır.

2000'li yıllarda pop müzik canlanmaya devam etmiştir. Bu dönemde popüler müziğe girip katkıda bulunan isimlerden bazıları şunlardır: Emre Altuğ,Gülben Ergen (1999), Hande Yener, (2000), Bengü, Demet Akalın, Nil Karaibrahimgil (2003), Hadise, Murat Boz, Gökhan Özen, Grup Hepsi, Tan, Yalın, Keremcem, Ziynet Sali, Demet Arslan, 4 yüz, Ferhat Göçer, Kutsi, Murat Başaran, Funda Arar, Burcu Güneş (1998), Davut Güloğlu, Zeynep Dizdar, Ayça Tekindor, Nilgül, Zeynep Casalini.

Sertab Erener'in "Everyday That I Can" adlı şarkıyla, 2003 yılında Eurovision'u kazanması, Türk Pop müziğinin en büyük başarılarından biridir. Şarkının ezgisi yerel motifleri (çiftetelli) barındırmakta ancak evrensel çizgilerden kopmamaktadır. Öte yandan, sözleri İngilizce'dir.

Ancak 2005'ten sonra pop müziği, üretim açısından tekrar duraklama dönemine girmiştir. Bu boşluk, 70'li dönemde ortaya konulan şarkılarla geçirilmektedir. Zira, 2008 yılının sonlarında 1970 dönemi pop müzik şarkıları tekrar tozlu raflardan indirilmiş ve işlenmeye başlanmıştır.

Bu dönemde cd satışları, kaset satışlarından daha fazla gerçekleşmiştir. Pop müzikte "cd dönemi" başlamıştır. Milenyum olarak adlandırılan 2000li yıllarla birlikte bilgisayar ve internetin önem kazanması sonucu korsan piyasayı tetiklemiş ve korsan piyasa pop müziğinin durağan döneme geçmesine neden olmuş, her yıl daha az çalışma ortaya konmuştur.

Pop müziğinin durağanlaşması ve 90lı yıllara göre pop müziğin gündemden düşmesinin başka sebepleri de vardır ve bunlar da araştırılmalıdır. Örneğin; 2002'den sonra Rock ve Metal müziğin kalitesinin artmasından ve dinleyici kitlesinin genişlemesinden dolayı düşüş içerisinde olabilir. Pop müziğin arabesk'in etkisinde kalmış olması da neden olarak gösterilebilir. Zira, Türkiye'de arabesk-pop diye bir kategorinin doğmuştur ve pop müziğini olumsuz etkilemiştir. Öte yandan; Siyasi, kültürel ve ekonomik gibi müzik dışı sebepler de pop müziğini olumsuz etkilemiş olabilir.

Bu dönemin müzik insanlarından bazıları ise şunlardır; Sinan Akçıl, Ozan Doğulu, Zeynep Talu, Febyo Taşel, Ersay Üner, Fettah Can. 2006 yılında Hande Yener Türk Pop Müziğine yeni bir anlayış getirerek electronica/pop yapmıştır. 2000'li yıllar ayrıca single formatında yapımların sayısının arttığı, cd'den dijitale geçişin başladığı bir dönemdir.

Rock Müzik

Rock Müzik

Rock, 20. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkmış (1950'lerin başlarında), genellikle elektro gitar, bas gitar ve bateri gibi enstrümanlarla beraber vokal melodi taşıyan popüler müzik formudur. Org  ve piyano  gibi klavyeli enstrümanlara da rock'ta sıkça rastlanılabilir. Saksafon  gibi üflemeli çalgılar rock'ın ilk hallerinde oldukça sık kullanılmış olsa da yeni rock türlerinde nadiren görülürler[kaynak belirtilmeli].

Rock müzik, genellikle tek başına yapılmaz. Sanatçı ismi olarak ortaya tek bir ad çıkabilir ama genellikle bu müzik türü, bir grupla yapılır. Vokailst/solist (şarkı söyleyen kişi) 'nin yanı sıra, elektro gitarist, Bass gitarist, bateri, bir yada iki ritim gitarist ve klavye (piyano, org, elektro-piyano vs.) vardır.

 Tarihçe

Rock müzik, 1950 başlarında ortaya çıkmıştır. Rock müzik akımının başlamasında Rock and Roll (veya Rock'n Roll) ve rockabilly gibi müzik türleri önemli rol oynamışlardır. Rock müzik Blues adlı müzik türünden doğrudan olarak etkilenmiştir. Onun için Blues felsefesini incelemeden rock müzik felsefesi incelenemez. Blues'u icad eden siyahlar, beyazlardan gördüğü zulm karşısında sitemlerini üstü kapalı bir şekilde belirtmişlerdir. Bunu gittikçe geliştiren blues sanatçıları bu sitemin üzerindeki örtüyü yavaş yavaş kaldırmaya, müziklerini de aynı şekilde daha açık hale getirmeye başlamışlardır. Sözlerin ve müziğin sitemi yansıtması artık gittikçe isyan boyutuna girmeye başladı. İşte böyle bir dönemde rock adını duyurmaya başladı. Caz dan etkilenen Blues artık Rock'ı doğurmuştu. Müzikte elektro gitarın kullanılmasının en büyük sebebi ise distortion adı verilen ses efektinin kulakları tırmalayıcı tınısının isyanı ve acıyı en iyi şekilde yansıttığının düşünülmesidir.

1950'lerin Rock sanatçıları, Sam Phillips, Jackie Brenston ("Rocket 88" adlı albümüyle,), Bill Haley, Elvis Presley, Chuck Berry, Bo Diddley, Fats Domino, Little Richard, Jerry Lee Lewis, Gene Vincent ve diğerleridir.

Rock müzik artık yavaş yavaş gençlerin favori müziğine girmeye başlamış, ağır sözleri ve kafa sallama tarzı ile, gençlerin yaşadığı ergenlik dönemi sorunları yüzünden dünyaya isyan etmelerini kolaylaştırmış, pop müziğe güçlü bir rakip olmuştur[kaynak belirtilmeli].

İngiliz rock'ının 1960'larda gelişmesiyle "rock müzik" tanımı yaygınlaşmıştır. "İngiliz Fethi" olarak adlandırılan bir akımla, bu müzik tarzı tekrar Amerika'da yayıldı ve hatırı sayılır bir etkiyle uluslararası bir fenomen haline geldi. Rock günümüzde birçok türü altında barındırarak oldukça yaygın olarak dinlenen bir müzik türü haline gelmiştir.

1970 dönemine kadar ortaya çıkan Rock müzik sanatçılarından bazıları şunlardır: The Rolling Stones, The Animals, The Yardbirds, The Kinks, The Who, The Pretty Things, The Sonics, The Shadows, Bob Dylan, The Doors, The Byrds, Steve Harly ,The Beatles ve diğerleridir.

1980 dönemi, Rock müziğin önemli bir dönemidir. Sözler ve müzik gitgide sertleşmeye başlar ve hard-rock ortaya çıkar.

Hard rock'tan sonra, müzik ve sözler tamamen sertleşmeye başlar ve ortaya heavy metal çıkar. 1980 sonrası rock müzik sanatçıları, Sex Pistols, Asia, Nirvana, The Clash, The Damned, Black Flag, X Fear, Bad Brains, Twisted Sister, Sonic Youth, Big Black, Dust, The Buzzcocks, Green Day, The Killers, Queen, Guns and Roses, Black Sabbath, Radiohead, Cradle of Filth, Evenascence ve diğerleridir.

Rock türleri

Rock müzik, birçok dala ayrılır. Ancak Rock müzik asıl olarak 3 bölüme ayrılır.

 Normal Rock  

Bu Rock türü, normal rocktur ve Rock türleri arasında en hafif olanıdır. Bu tür de kendi arasında dallara ayrılır.

    * Rock and Roll
    * Alternatif rock
    * Indie Rock
    * Pop rock
    * Psychedelic rock
    * Punk rock
    * Senfonik rock
    * Folk rock
    * Glam rock
    * Arena rock
    * Jazz
    * Blues
    * Garaj rock
    * Rap rock

 Hard Rock

Rock müzikte, müzik ve sözler gittikçe sertleşmeye başlar. Bu durum hard rocku ortaya çıkarır. Müzik artık sadece siyahların acılarını ve sitemleri anlatan ulusal bir yapıdan, bütün dünyayı ilgilendiren sorunlara ve siyasete karılan evrensel bir yapıya yol almaya başlar.

Hard Rock, kökenleri 1960 başları Garaj Rock'ı ve Jazz'a dayanan bir rock and roll tarzıdır. Elektro gitar, bas gitar ve davulların sert şekilde kullanılması tipik özelliğidir. Hard rock terimi, overdrive kullanımı yoğun, daha melodik gitarlara sahip, jazz ve blues dan sert heavy metalden yumuşak bir tarzı betimler. Deep Purple ve Led Zeppelin bu tarzın başı çeken gruplarındandır.

Bazı hard rock sanatçıları şunlardır:

    * Nirvana
    * Guns N' Roses
    * Dirty Looks
    * Skid Row
    * Cinderella
    * Dokken
    * Deep Purple
    * AC/DC
    * Rainbow
    * Queen
    * Whitesnake
    * Accept
    * Aerosmith
    * Judas Priest
    * Led Zeppelin
    * Scorpions
    * Lordi

ve diğerleri.

Heavy metal

Anamadde: Heavy metal (müzik)


Rock müziğin muhalif yanını gittikçe kaybettiğini düşünenlerin başlattığı müzik türüdür. Heavy metal; karanlık, sert ve geneli ölümü ya da kötü şeyleri anlatan tarzdır. Heavy metalciler siyahı benimsemişlerdir. Siyah onlar için vazgeçilmezdir. Kısaca siyah heavy metal'in rengidir diyebiliriz. Heavy-metal kendi arasında yüzlerce türe ayrılır. Bu türlerden bazılarını anamaddeden görebilirsiniz.

Bazı heavy-metal grupları:

    * Opeth
    * Metallica
    * Lamb of god
    * Death
    * Slayer
    * Iron Maiden
    * Iced Earth
    * Megadeth
    * Accept
    * Motörhead
    * Saxon
    * Anthrax
    * Trivium

Türkiye'de rock müzik

Türkiye'de Rock müzik anlayışı, ilk olarak Anadolu Rock olarak ortaya çıkmıştır: yani klasik Türk müziği ile Rock müziğin karışımı olarak. Erkin Koray, Barış Manço, Cem Karaca, Fikret Kızılok ve moğollar  buna örnektir. Sonra Pentagram,Bulutsuzluk özlemi, Kramp, Teoman, Haluk Levent, Murat Kekilli ve Feridun Düzağaç albümler çıkarmışlardır, Rock adı altında. Ondan sonra Kurban, Hayko Cepkin, ve Mor ve Ötesi gelir. 1995 yılında Özlem Tekin ilk albümünü çıkarmış ve Türkiye'de Rock'a farklı bir bakış açısı getirmiştir. Ardından Emre Aydın, Duman, Hayko Cepkin, Barış Akarsu, Manga, Marsis,Gece Yolcuları , Şebnem Ferah, Kazım Koyuncu ve diğerleri gelir.

Müzik

Müzik

Müzik en genel tanımı ile sesin biçim ve devinim kazanmış hâlidir. Başka bir deyiş ile de müzik, sesin ve sessizliğin belirli bir zaman aralığında ifade edildiği sanatsal bir formdur. Biçim ve devinim içeren bir ses  oluşumunun müzik olarak kabul görmesi için dinleyende duygulara yönelik etkileşim yapması da beklenmektedir. Tarihsel dönem, bölge, kültür ve kişisel beğenilere bağımlı olarak ele aldığında müzik teriminin tanımı önemli farklılık gösterebilmektedir. Özellikle 20. yüzyıl çağdaş Batı müziğinde ortaya çıkan çok farklı müzik akımları, ortak bir tanımı büyük ölçüde zorlaştırmaktadır. Bunun ötesinde, gittikçe daha fazla insanın erişme olanağı bulduğu farklı kültürlere ait yerel müzikler de bu tanımlama zorluğunu arttırmaktadır.

Tüm bu sebeplerden dolayı, müziğin tek bir tanımla açıklanması yerine farklı açılardan (sosyolojik, psikolojik, akustik, politik vb.) yapılan birden fazla tanımla açıklanması yaygınlık kazanmıştır. Bir sosyoloğun müziğe olan yaklaşımıyla, bir akustik fizikçinin yaklaşımı arasında gerek tanım, gerek metodolojik olarak büyük farklılık vardır. Tüm bu yaklaşımlar müzikologlar ve müzik teorisyenleri tarafından araştırılır ve değerlendirilir.

 Özellikler 

Temel olarak dört ana unsurdan oluşur: Diklik, bir sesin ne kadar 'tiz' ya da 'pes' olduğunu ifade eder. Örneğin her nota ismi (Do, re, mi) farklı bir dikliğe sahiptir. Aynı nota isimleri de hangi oktavda bulunduklarına bağlı olarak farklı diklikleri hangi edebilirler. Akustik olarak birimi frekanstır.

Yoğunluk, bir sesin gürlüğünü ifade eder. Müzikte nüans olarak da kullanılır (forte, piano, fortessimo vb). Akustik olarak birimi desibeldir.

Süre, bir sesin ne kadar sürdüğünü ifade eder. Müzikte ikinin katları biçiminde ifade edilir (birlik, ikilik, dörtlük, sekizlik) ancak nota değerlerinin yanlarına konan noktalar sürenin kendi değerinin yarısı kadar daha uzamasını sağlar.

Tını, bir sesin rengini ifade eder. Örneğin aynı oktavda aynı notayı aynı yoğunlukta ve aynı uzunlukta çalan bir kemanla bir flüt arasındaki fark tını farkıdır. Dört özellik içinde en karmaşık olan özellik budur. Akustik olarak tını, sesin doğuşkan (harmonik) yapısına bağlı olarak değişir.

Müzik konusunda en büyük sıkıntı, müziğin bilimsel yönleriyle yeteri kadar tanıtılamamasıdır. İnsanların günlük hayatta bile sürekli iç içe oldukları bu olguya bilimsel yaklaşmak faydalı olabilir.

Müziğin tanımıyla ilgili şu görüşler vardır :

Kelimelerle anlatılamayan duygu ve düşüncelerin seslerle anlatılması sanatıdır. Müzik; duygu, düşünce, izlenim ve tasarımları ve başka gerçeklerin de katkısıyla belli durum, olgu ve olayları, belli bir amaç ve yöntemle, belirli bir güzellik anlayışına göre birleştirerek, biçimlendirilmiş seslerle işleyerek anlatan estetik bir bütündür. Herkesin anlaya bildiği ve anlayabileceği yegane dildir.müzik dil ve ırk farketmeksizin direk olarak duygulara hitap eden etki eden bir sanat dalıdır...

Eski Yunan Felsefesinde müziğin etkisi yoğun olarak görülür. Nitekim; Musiki-musika-muzika-müzik kelimeleri Yunanca kökenlidir. Yunan alfabesinde m-o-u-s-a harfleriyle yazılan ve musa diye okunan peri anlamındaki kelimenin sonuna gelen –ike veya –ika takısı, o kelimeye konuşulan dil anlamını kazandırır; Elenika (Yunanca), Turkika (Türkçe), İtalika (İtalyanca) örneklerinde olduğu gibi. Musa’ya eklenen –ike takısı, peri sözcüğüne de perilerin konuştuğu dil anlamını verir.( ta musiké ) Mûsikiye daha sonraları toplumumuzda İslâmi terimle meleklerin dili denilmiştir.(Elest bezmi’nin avazesi) Bu durum, müziğe eski çağlardan itibaren batıda da doğuda da tanrısal özellikler atfedildiğini gösterir.

Müzik; hem bir sanat hem de bir bilimdir. Duygusal olarak algılanışının yanı sıra akıl ile de kavranabilir. Bu özelliği ile bireyin ve toplumun duyuş ve biliş açısından durumunu belirlediği gibi, gelişim ve değişimini de sağlayan organik bir yapıdır. Sesin en güzel şekli müzik ile dile gelir. Resim, renklerin birleşmesinden; şiir, kelimelerin kaynaşmasından nasıl oluşuyorsa; müzik de seslerin, duygu, düşünce ve heyecanımızı anlatmak üzere belli bir estetik anlayışına göre seçilip işlenmesinden oluşmaktadır.

Bilimsel müziğin eğitime etkisi


Bireylerin eğitimsel sürecinde de müzik önemli yer tutmakta, duyuşsal ve bilişsel yönden geliştirmektedir. Doğumdan itibaren insanlar duyuş yeteneği kazanmakta, çevrede var olan sesleri belleğine yerleştirmektedir. Müzik, özellikle ilköğretim döneminde çocuklara bilimsel olarak kazandırılmalı ve duygu dünyalarına düzenli olarak yerleştirilmelidir. Gelişme; organizmanın büyüme, olgunlaşma ve öğrenmenin etkileşimiyle sürekli olarak ilerleme kaydeden değişmesidir. Gelişme, ürün olarak ele alındığında gelişim bu ürünün süreç yönü ile tanımlanabilir. Gelişim, organizmanın var olmasından başlayarak bedensel, zihinsel, duygusal, sosyal yönden belli koşulları olan ve en son aşamasına ulaşıncaya kadar sürekli ilerleme kaydeden değişimidir. Gelişme, olgunlaşma ve öğrenme etkileşimlerinin bir ürünüdür. Gelişim ise süreçtir. Olgunlaşma ve öğrenme olmadan gelişim sağlanamaz.

İnsanların olgunlaşmasında müzik önemli yer tutmaktadır. Çocukların, okul yaşantısıyla da desteklenen müziksel yaşantıları, kendilerini müziksel işitme, müziksel söyleme, müziksel çalma ve müziksel beğeni davranışlarıyla boyutlandırmaktadır.

Müzik hayatın içerisinde var olan ve dinamik bir yapı gibi sürekli gelişen bir olgudur. Bizler, çocuklarımızı Müzik ile erken yaşlarda tanıştırmalı ve mümkün olduğunca Müziğin insan yaşamanın ayrılmaz bir parçası olduğunu unutmamalıyız.

Teknolojinin müziğe etkileri

Teknolojinin günümüze çok katkısı vardır. Bir çok müzisyenler bu değişimden etkilenmiştir ve teknoloji müziğe çok büyük derecede katkı sağlamıştır.

Son yıllarda müzik kaydı için oluşturulan stüdyolarda büyük değişimler yaşandı. İlk müzik kayıt aleti olan Phonautograph ın patenti, 25 Mart 1857 yılında Parisli Edouard-Leon Scott de Martinville tarafından alındı. Alexander Graham Bell, 1874'te kendi Phonautograph ı ile çıkageldi. Bu makine insan kulağının sesleri duyma yönteminin taklit edilmesiyle yapılmıştı. 1877'nin sonuna doğru, Edison, Phonograph'ı icad etti. 1886'daysa Charles Sumner Tainter ve Chichester Bell, Edison un phonograph'ını geliştirerek Graphophone'u ortaya çıkardılar. 1924'te, insanlar mekanik kayıt araçları yerine Western Electric Company'nin yeni teknolojisini kullanarak yeni kayıt cihazları yaptılar. Bunlar, sesi daha gür ve cızırtısız kaydedebiliyorlardı. Bugünlerde kullanılan manyetik kayıt, 1890'da Valdemar Pousen tarafından ortaya çıkarıldı. Telgraphone da bu yeni sistemin ilk çocuğuydu. 1930'ların sonuna doğru, çok uzun kayıtlar yapabilen ve çoğu koşulda çalışabilen Magnetophone, kayıt aletleri piyasasını etkilemiştir.
Ses depolama ortamları

Müzik kayıt sistemleri

İlk ortaya çıkan ses depoları, analog depolama aygıtlarıydı. İlk başta Fonograf olarak ortaya çıkmışlar ve sonra manyetik kullanılarak üretilmişlerdir. Sonra ortaya sayısal (dijital) depolar çıkmıştır. Sayısal depolama aygıtları da iki şekilde çalışıyordu: Optik ve manyetik. Bu yeni ses depoları, sadece boy küçülterek kullanım kolaylığı sağlamamış, aynı zamanda müziğin paylaşımına yardımcı olmuştur.

Müzik Tarihi


Müzik Tarihi

Müzik tarihi müzikolojiye bağlı bir bilim alanıdır. Müzik tarihi kendine ait metotlara sahip olmakla birlikte, genellikle tarih metodolojisini kullanır. Metodolojik anlamda müzik tarihi araştırmaları müzikolojinin kurulduğu yıllarda başlamıştır. Alan araştırmaları, güncel müzik tarihine girmektedir. Türe, ülkelere, coğrafi bölgelere, insan toplumlarına ve konularına göre müzik tarihi yazılabilir. Müzik tarihi metinlerinde araştırılan konunun terimlerine bağlı kalmak kabul edilen esaslardandır.


Türk müziği tarihi

Türk müziği tarihinin başlangıcı, dönemleri, bestekarların eserleri, bestelerin kritiği ve türlere ayrılması problemleri üzerine değişik görüşler vardır. Bestelerde Tasnif Heyeti'nin fikirleri, dönemler konusunda ise Ercüment Berker'in fikirleri yaygınlık kazanmıştır.

Müzik, ilk çağlardan itibaren toplumsal gelişime ve paralel bir seyir izledi. Toplumsal yaşamdaki sınıfsal ayrışmalar aynen müziğe de yansıdı. Her dönem politikaların uygulanmasında, kültürün oluşturulmasında büyük önem taşıdı. Yönetenler açısından da yönetilenler açısından da misyonlar yüklendi. Yönetenler, sistemin devamını sağlamak için milyonlarca kişiye yasaklarını benimsetmek için ya da yozlaştırmak, değerlerinden uzaklaştırmak için kullandılar müziği. Ezilenler ise kederlerini, sevinçlerini, öfkelerini dile getirmek için.

Bugün yaşanan karmaşa, aynen müziğe de yansıyor. Yüzyıllar boyu nasıl olduysa, bugünün ilişki ve çelişkileri de farklı müzik türlerini ortaya çıkarıyor.

Eserler

Yayımlanmış Türk müzik müziği tarihi eserleri içinde Saadettin Nüzhet Ergun'nin antolojisi, Rauf Yekta ve Suphi Ezgi'nin Türk Musikisi, Yılmaz Öztuna'nın ansiklopedisi, M. Ragıp Gazimihal'in eserleri ile M. Nazmi Özalp'in Türk Musikisi Tarihi'nin önemli yeri vardır.

Batı müzik tarihi üzerine Türkiye'de yayımlanan ilk eser Ahmet Muhtar Ataman'ın eseridir. İlhan Mimaroğlu, Önder Kütahyalı ve Ahmet Say tarafından yazılan batı müzik tarihleri ve Atilla Dorsay'ın Türkiye'de popüler müziğin tarihini anlatan eseri, daha sonra yayımlanan eserlerden bazılarıdır. Champiqneulle'nın Dünya Müzik Tarihi eseri de Tanju Gökçöl tarafından Türkçeye kazandırıldı.